Uçağımız buradan çok erken vakit olduğu için ilk günümüzü de değerlendirebildik. Schiphol Havaalanına iner inmez Bilgi merkezinden şehir haritamızla otelimize nasıl ulaşacağımıza dair bilgiyi aldık ve hemen havaalanının içinden tren biletlerimizi edinip. Central Station denilen merkezde indik. Eğer ilk defa gidiyorsanız ve oteliniz bizim gibi Dam Meydanındaysa hiç taksiye binmenize gerek yok çünkü tren istasyonuyla meydan arası yürüme mesafesi. Hiç sorunsuz indik ve tabelaları takip edip, meydana doğru yürüdüğümüzde otelimiz karşımıza çıktı. Giriş işlemlerimizi halledip, valizlerimizi attığımız gibi kendimizi sokaklara vurduk. Önce ayaküstü orada adım başı bulunan kokusu ve görüntüsüyle insanı cezbeden patates külahlarından alıp, otelimizin hemen arkasındaki kanalda oturup, keyif yaptık. Gitmeden nereleri gezeceğimize dair az çok plan yapmıştık. Plan doğrultusunda da hareket ettiğimiz için hiç boş vaktimiz olmadı. Zaten 2 gece kalacağımız için çok fazla müze gezmeyiz diye düşünmüştük fakat Madame Tussauds u da görmeden dönmek olmazdı. Biletlerimizi aldık ve şehri biraz turladıktan sonra müzeyi gezdik. Gitmeden biletleri internetten mi alsak çok sıra oluyor gişede diye duymuştuk çünkü derken gidince gerek olmadığını gördük. Heyecana gerek yokmuş :) Oradaki gezimizi de bitirdikten sonra şehir turumuza gecenin geç saatlerine kadar devam ettik.
Şehirde trafik yok çünkü arabada yok. Gencinden yaşlısına herkes bisiklet kullanıyor. İşlerine ve marketlerine de bisikletle gidiyorlar. Şehirde arabalar yerine bisikletlere dikkat etmeniz gerekiyor çünkü insandan bile önce bisiklet geliyor. Onun dışında kanallar üzerine kurulmuş masal gibi binalar sizi daha iner inmez büyülüyor. Bütün sokaklar birbirine benziyor. Haritayla bile nerede olduğunuzu belirlemek zor. Allahtan her yer hemen hemen meydana çıkıyor.
Dam Meydanında neredeyse bebekli çocuklu insan göremiyorsunuz. Aileler daha çok kasabalarda oturuyor ve trafikte oralarda daha yoğun haliyle. Gece hayatı yoğun. Ot, içki ne isterseniz serbest. Hatta meşhur Red Light District diye sokakları var. Bu sokak akşam belli bir saatten sonra açılıyor ve yan yana dükkanlarda kadınlar vitrinlerde kendilerini sergiliyorlar. Kimisi dans ediyor, kimisi sadece bekliyor ve isteyen pazarlığını yapıp, perdeleri kapıyor. Bu kadar her şeyin serbest olup da herkesin kendini bildiği medeni bir yer. Her yerde sex shoplar var. Sanki mücevher mağazası gibi sergileniyor vitrinler. Ona keza ot dükkanları da adım başı. Zaten akşam belli bir saatten sonra yanınızdan geçen 3 kişiden 1 i ot kokuyor. İçmek ve üstte taşımak serbest.
Yemekler konusunda menüler zayıf. Herkesin elinde pizza ya da patates var. Yağlı ve tek tip. Bizim gibi bir restaurant a gideyim de sayfalarca menü gelsin yok. Kahvaltı bile sıkıntılı ama biz omlet ve güzel pancakeler yapan en azından çay da içebileceğimiz bir yer bulduk.
Turist çok. Haliyle insanlarda çok yardımcı. Güler yüzlü ve sıcak buldum. Medeniyet ise hiç tartışılmaz.
Sokaklar çok temiz ve düzenli. Bütün toplu taşıma tek bir istasyondan yapılıyor. Bu da çok rahat. Otobüse binecek olanda trene binecek olan da aynı yere gidiyor.
Wi-fi her yerde yaygın. İnternete girmek hiç bu kadar bedava olmamıştı benim için :) Otobüslerde bile free wi-fi mevcut. Sokak tabelaları hem kendi dillerinde hem de ingilizce olarak yer alıyor. Bu da turistler için büyük kolaylık sağlıyor.
Çok konuştum biraz da fotoğraflar anlatsın ama siz fotoğraflarda ne görüyorsanız ondan yüz kat daha büyüleyici. Gidin bir de kendiniz görün derim ben :)
2 yorum:
Iyiki gittiniz kızlar. Bire bir canlı dinledim ama kaçırdıklarımız varmış :)
Çok guzele benziyor gerçekten çünkü resimlerde suratınızda yorgunluk var ama bir o kadar da güzel gülmüşsünüz.
Unutmayın bir sonrakine birlikte inşallah..
:)) inşallah canım sağol...
Yorum Gönder