Cumartesi, Aralık 31, 2011
Cuma, Aralık 30, 2011
2012' ye 1 Kala...
Perşembe, Aralık 22, 2011
Kıskançlık...
Bu yazı için bu resmi çok uygun buldum. Kuzumun gözlerinde endişe vardı çünkü... Hüzün, endişe hepsi... Her şey geçenlerde bize gelen 1,5 yaşındaki Deniz isimli bir kardeşle başladı. İlk defa evimize geliyorlardı. Nisan uykudan uyanınca bu küçük kardeşi, eskiden kendisinin oturduğu ama artık kullanmadığımız ve balkona kaldırdığımız mama sandalyesinde yemek yerken gördü. Çok ciddileşti, önce dikkatle izledi ve sonra anne mama sandalyemi kaldır ama o benim diye ağlamaya başladı. Zaten yemeği de biten Deniz i annesi aldı ve ben de mama sandalyesini yerine kaldırdım. Hadi şimdi kardeşe odanı göster dedim. Elinden tuttu odasına götürdü. Yaklaşık 2-3 dakika içerisinde odasının kapısını kapatıp, onu içeride bırakarak kendisi dışarı çıktı, tabi Deniz korktu içeride kalınca ağlamaya başladı ve bu dakikadan sonra ona hiç bir oyuncağını vermedi, hatta odasına bile sokmadı. Ben ama bak üzülüyor kardeş dedikçe ağlayarak, bağırarak tepki verdi. Ne yaptıysam sakinleşmedi ve apar topar gitmek zorunda kaldılar. Çok üzüldüm ama yapılacak bir şey yok. Sonuçta Nisan büyük ama sadece Denize göre, kendisine göre o da küçüktü ve sanırım kendisine rakip gördü. Oyuncaklarını paylaşmama, oynatmama gibi huyları olmadığını, arkadaş gruplarındaki ve kreşteki tavırlarından biliyorum. Tabi ara sıra inatlaşma haricindeki ufak tefek şeyler dışında. Ama bu başkaydı. Çok etkilendiği belliydi çünkü onlar gittikten sonra da sürekli ben kardeşe oyuncaklarımı vermedim, keşke verseydim, üzülmeseydi, anne hadi çağıralım dedi durdu. Gece yatarken bile bunları diye diye uyudu ve uzun zamandır gece çiş kazası olmayan çocuk gece altını ıslattı. Derinden etkilenmişti kendince. Sürekli konuşa konuşa kendi kendine anlata anlata bu duyguyu sindirmeye çalışıyor. Hayatın her yaşında kendini gösterebilecek bir duyguyla savaşıyor...
Cuma, Aralık 16, 2011
Okuldan eve gelen...
Pazar, Aralık 11, 2011
Yol...
Yola çıktık aniden hafta sonunu değerlendirmek adına.
Sürprizle uyandık bir Ankara sabahına...
Devamı gelmeyen karın ardından, attık kendimizi sokaklara...
Kuğulu parkta baktık kuğulara...
Islak kuru demeden eğlendik gönlümüzce...
Kah yürüdük özgürce...
Kah yattık keyfimizce...
Sıkılınca açtık camı...
Kapattık falları...
Attık kahkahaları...
Gittik... ama döndük...
Perşembe, Aralık 01, 2011
Salı, Kasım 29, 2011
Kreşe başlangıç, atlı karınca, filin banyosu
Bayram öncesi deneme derslerine gitmiştik bayram dönüşü de kesin başlangıç yapıcaktık fakat bayram sonu hastalığı yüzünden geciktik ve ancak bugün başlayabildik. Okula sevinerek gitti. Anne beni oyda bıyakma dedi giderken. Ben seni bırakmıycam, sen oynarken sana süt alıp, gelicem dedim. O zaman bir çay iç ondan sonra git dedi. Önceki gidişlerimizde bana çay ikram edildiği aklında kalarak bu bahaneyi uydurdu sanırım ama dediği gibi yaptım. Zaten içeri girer girmez öğretmenleri paltosunu çıkardı, ayakkabılarını değiştirdi ve arkasına bakmadan merdivenlerden çıktı gitti. Ben yine de kızımı dinledim bir çay içtim ve eve döndüm. Yarıma doğru almaya gittiğimde çoktan yemeğini yemiş tekrar oyuna çıkmıştı. Keyifle geldi yanıma sarıldı. Dönüşte biraz bahçede kaydı ve bana yaptıklarını anlatmaya başladı mutlu mutlu. Boyama yaptıııııkkk, hamuy yaptıııııkkk, ben seni çizdim dedi. Konuşa konuşa geldik eve, elinin üstünü gösterdi. Gülen bir yüz. Kim yaptı bunu dedim. Abla öğretmen yaptı dedi. Yine gideriz dimi anne dedi sonra demek ki memnun, demek ki fazla zorlanmıycaz...
Bu ara gündüz uykusuna direncimiz çok fazla. Anneannesindeyken neredeyse hiç uyumuyor artık. Evde benim zorumla o da binbir dil dökerek. Bana anne ben uyumak zoyunda değilim, uyku zamanı diil, oyun zamanı diye karşılık verir oldu. Gündüz uykusunu bırakmakta istemiyorum. Bakalım belki geçici bir inattır.
Hafta sonu tek başıma kadıköye inme zamanı buldum 1 saat kadar. Öyle bakınırken bu atlı karınca gözüme çarptı çevirince müzik kutusu gibi çalıyor ve dönüyor. Ben Nisan'ın çok beğeniceğini tahmin ediyordum ama elinden bırakmıycağını da düşünmemiştim :)
"Filin banyosu" bizim evde coşkuyla karşılandı. Bir kar masalından sonra harika bir animasyon kitap daha. Sizi de içine alan sımsıcak bir hikaye. Güneşe dokunabildiğiniz, yaprakları, kelebekleri, kuşları uçurabildiğiniz bir eğlence. Ipad ve iphone kullanıcıları AppStoredan ücretsiz edinebilirler. Şimdiki çocuklar çok şanslı demiş miydim? :)
Cumartesi, Kasım 26, 2011
OİP e rakip geliyor
Cuma, Kasım 25, 2011
Yılbaşı Süsleri
Perşembe, Kasım 24, 2011
Uyumadan...
Salı, Kasım 22, 2011
Yeni Yıl Hazırlıkları
Pazar, Kasım 20, 2011
Papatyam...
Salı, Kasım 15, 2011
Pazartesi, Kasım 14, 2011
"Hüzün" e bir şemsiye açtım...
Pazar, Kasım 13, 2011
Pages - Menu
Popular Posts
-
Kahve Dünyası’ndan Çocukları Neşeyle Dolduracak Çikolata Atölyesi! Kahve Dünyası Fabrika Veliefendi’de düzenlenen çikolata ...
-
Nisan 28 aylıktı "tuvalet eğitimi" ne başladığımda. Nasıl yapsam, nasıl etsem derken biraz internette kitap araştırması yapmı...
-
Evettttt bu benim ilk çekilişim. Devamı gelsin diyerek sizlere hediye etmek üzere iki saç bakım ürünü hazırladım. Biri Bioblas tan durulanm...
-
Geçtiğimiz günlerde Gün Yayıncılık dan çıkan Mahallenin En Mutlu Bebeğinin Uyku Kitabı nın lansmanı yapıldı. Lansmana özel çıkarılan...
-
Aşağı yukarı 3 sene fark var iki fotoğraf arasında. Nasıl da bebek suratlar gitmiş. Çocuk olmuşlar, en güzel ispatı... He yandaki mi? O da D...
-
18.07.2010 Pazar Geçen cuma havalar çok sıcak eve tıkılmayalım, biraz Nisan hava alsın biraz da güneşlenelim düşüncesiyle attık kendimizi...
-
Ne desem nerden başlasam. Tarçın Pasta Evi sahibesi sevgili Fatma'nın aylar öncesinde ben bir blogger buluşması hazırlıyorum diye bahse...
-
Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin t...
-
Nisan daha 5 aylıkken gitmiştik Dikiliye. Otobüsle gittiğimiz ve Nisan da bebek olduğu için çok fazla gezememiştik. Aradan geçen 3 yıl sonra...