29.09.2010 Çarşamba
Nisan doğalı 18 ay geçmiş. Hayatımda neler mi değişti? Hamilelik benim için ilk 4 ay zaten çok zordu. Bulantılar, kötü kokular, ağızda pas tadı. Hiç rahat edemedim. Bulantılar bitsede ağızda pas tadı geçmedi. Hiç aşermedim. Üstüne üstük gebelik şekerim çıktı. Anlayacağınız ağız tadıyla ben hamileyim, onu bunu isterim, yerim yapamadım. Tam 13 kilo aldım. Bu 18 ayda tamamını geri verdim. 18 aydır bir fiil gece gündüz emzirdim(emziriyorum). Geceleri deliksiz uyku uyumayı unuttum. Önce kendim demeyi bırakıp, önce kızım demeyi öğrendim. Nisan yokkende işim bitmiyordu, şimdide bitmiyor. Ondan önce ne kadar yavaş ve uyuşukmuşum demek ki. Pratik olmayı ve aynı anda birkaç iş yapmadan işlerin bitmiyceğini öğrendim. Zamanla yarışmayı öğrendim. Sabırlı olmadan olmıycağını öğrendim. Biri sizi sürekli zorladıkça zorluyorsa ve bu çocuğunuzsa asla şikayet edemiyceğinizi öğrendim. Anne kelimesini duymanın ne kadar güzel birşey olduğunu öğrendim. Ondan başka hiç kimseyi bu kadar bambaşka sevemiyceğimi öğrendim ve bunun gibi aklıma şu an gelmeyen birçok şey öğrendim bu 18 ayda. Herşey bundan sonra çok daha keyifli, çok daha beklenmedik...
1,5 yaş kilo 13,100gr boy 88cm
Kelimeler: anne, baba, dede, ağaç, ağaçlar, at, çizçiz(boya kalemi), Doluk (Doruk), Ayya (Derya), abba (abla) fu (su), bebek, bebiş, ya banne (ya banane), benim, hovhov, mauw, cik cik, nay nay, gel, buyda (burda),deh deh
En sevdiği oyuncaklar: Bu ara zıplama atı ve bebekler...
Sevdiği aktiviteler: Boyama, puzzle( yardımlı), oyun hamuru, kitap bakmak ve okutturmak, müzik eşliğinde dans etmek
En sevimli yanı: Öpmek, sarılmak
Yemek ve uyku durumları: Anne sütü, herşeyden azar azar yemek, Yardımsız uykuya geçememek.Zor dalmak, en ufak sese duyarlı olmak.Geceleri 3-4 kez uyanmak ve emmeden dalamamak.
Sosyal yönü: Oyun grubu kapsamında daimi 3 arkadaşı olmakla birlikte, hemen herkesle kaynaşabilir olmak.
Karakteristik yönü: Düzenli, titiz, mükemmelliyetçi, zoru seven, inatçı, alıngan, merhametli, paylaşımcı, işine karışılmasını sevmeyen.
Anneci...
Pages - Menu
▼
Çarşamba, Eylül 29, 2010
Çarşamba, Eylül 22, 2010
Fu fu :)
21.09.10 Salı
Nisanın bardaktan su içme sevdası var bu aralar. Bir sevdası da ağaçlar. Evet ağaçlar diyip duruyor. Bir ağaç gördü mü çok seviniyor. Ev anaokulu kıvamında bu ara. Sürekli birşeyler yapmak istiyor. Ne yapacağına da kendi karar veriyor. Boya kalemlerinin adı "çiz çiz" . Boya yapmak istediği zaman çiz çiz diyip benden kalemleri istiyor. Ondan sıkılıyor. Oyun hamurunu gösteriyor. Onunla biraz oynuyor sonra odasına gidip, koltuğuna oturuyor ve eline kitap alıp, anneeeeee ya da babaaaaaaa diye bağırıp ama biz gidene kadar aralıksız bağırıyor,kitap bakmak için bizi de çağırıyor. Okuyoruz, resimlerine bakıyoruz. Ondan sıkılınca da puzzle yapmak istiyor. Henüz yardımsız yapamadığı için yine yanında oturmamızı istiyor. Çalışıyor, çabalıyor. Bu faaliyetler bir kısır döngü içinde sürüp gidiyor.
Geçtiğimiz hafta Nisan'ın babaannesi ve dedesi geldiler Göreleden. Onları görünce çok mutlu oldu, çok şımardı. Bize geldiklerinde hemen onları da odasına götürüyor. Yeni odaya ısınması beni çok mutlu ediyor. Mesela salonda bir oyuncağı oluyor. Hadi Nisan al şunu da odana götür diyorum. Bakıyorum hemen alıp, götürüyor. Demek ki benimsemiş, süper! Zıplama atını iyi ki almışım. Üstünde yarım saat zıpladığı oluyor, zıplarken artık geziyorda ayaklarını hareket ettirip ve "dehh dehh" diyor kendi kendine :)
Bizden kısa kısa bu kadar...
Sevgiler...
Fu fu from existhunder on Vimeo.
Nisanın bardaktan su içme sevdası var bu aralar. Bir sevdası da ağaçlar. Evet ağaçlar diyip duruyor. Bir ağaç gördü mü çok seviniyor. Ev anaokulu kıvamında bu ara. Sürekli birşeyler yapmak istiyor. Ne yapacağına da kendi karar veriyor. Boya kalemlerinin adı "çiz çiz" . Boya yapmak istediği zaman çiz çiz diyip benden kalemleri istiyor. Ondan sıkılıyor. Oyun hamurunu gösteriyor. Onunla biraz oynuyor sonra odasına gidip, koltuğuna oturuyor ve eline kitap alıp, anneeeeee ya da babaaaaaaa diye bağırıp ama biz gidene kadar aralıksız bağırıyor,kitap bakmak için bizi de çağırıyor. Okuyoruz, resimlerine bakıyoruz. Ondan sıkılınca da puzzle yapmak istiyor. Henüz yardımsız yapamadığı için yine yanında oturmamızı istiyor. Çalışıyor, çabalıyor. Bu faaliyetler bir kısır döngü içinde sürüp gidiyor.
Geçtiğimiz hafta Nisan'ın babaannesi ve dedesi geldiler Göreleden. Onları görünce çok mutlu oldu, çok şımardı. Bize geldiklerinde hemen onları da odasına götürüyor. Yeni odaya ısınması beni çok mutlu ediyor. Mesela salonda bir oyuncağı oluyor. Hadi Nisan al şunu da odana götür diyorum. Bakıyorum hemen alıp, götürüyor. Demek ki benimsemiş, süper! Zıplama atını iyi ki almışım. Üstünde yarım saat zıpladığı oluyor, zıplarken artık geziyorda ayaklarını hareket ettirip ve "dehh dehh" diyor kendi kendine :)
Bizden kısa kısa bu kadar...
Sevgiler...
Fu fu from existhunder on Vimeo.
Çarşamba, Eylül 15, 2010
Elinin hamuru...
15.09.2010 Çarşamba
Dün klasik oyun grubu günüydü. Gün bizdeydi. Nisan 3 e kadar uyumadı. Ne yaptıysam uyumak istemedi işte. Böyle olunca 15:30 gibi gelen arkadaşlarını karşılamak için geç yatıp, erken uyandı. Uykusunu alamayan kızım çok alıngan davrandı arkadaşlarına. Hemen her fırsatta ağladı. Yeni oyun hamurlarıyla oynamak istedi. Hep beraber güzel bir şekilde ilk oyun hamuru aktivitelerini yaptılar.Keyfimizde yerine geldi. Bir eksiğimiz vardı Doruk. Gelsin hemen onunla da bu aktiviteyi yeniliycez.
Ege Bahar ve Defne Nisanın yeni odasını keşfe daldılar, büyük bir keyifle. Yeni koltuğumuz arkadaşlarımızdan tam not aldı :) Tekrar Ninemize çok teşekkür ederiz.Sağol babaannem...
Bu ara Nisan oyun oynarken sürekli odasında yanında olmamızı istiyor. Büyük bir savaş veriyoruz ailecek. Vardiyalı oynuyoruz resmen onunla. Bakalım ne zaman biz içeride bir film izliycez de Nisan odasında oyuncaklarıyla oynayacak? Tahta puzzlelara merakı arttı. Kitapları da daha çok inceliyor. Konuşma çabası son sürat devam ediyor. Bugün dışarıda arabada otururken bir kedi ve ilerisinde de yoğurt kabı gördü. Bize seslenip, fuu fuu dedi. Yoğurt kabında su varmış :)
Evde buzdolabında ne kadar magnet varsa Nisanın oyuncağı onları çıkarıp, yapıştırmak çok hoşuna gidiyor.
Akşam bir tanesini alıp babasına koştu yine fuu fuu diyerek. Su damacanası şeklinde bir magneti göstererek. Bağlantılar kurması çok şirin oluyor.
Bu arada yeni bir eğitim ve öğretim yılı başlıyor.Tüm öğretmen, öğrenci ve velilere güzel bir sene diliyorum. Eğitim adına bol gelişmeler yaşansın. Geleceğimiz umutlansın...
Dün klasik oyun grubu günüydü. Gün bizdeydi. Nisan 3 e kadar uyumadı. Ne yaptıysam uyumak istemedi işte. Böyle olunca 15:30 gibi gelen arkadaşlarını karşılamak için geç yatıp, erken uyandı. Uykusunu alamayan kızım çok alıngan davrandı arkadaşlarına. Hemen her fırsatta ağladı. Yeni oyun hamurlarıyla oynamak istedi. Hep beraber güzel bir şekilde ilk oyun hamuru aktivitelerini yaptılar.Keyfimizde yerine geldi. Bir eksiğimiz vardı Doruk. Gelsin hemen onunla da bu aktiviteyi yeniliycez.
Ege Bahar ve Defne Nisanın yeni odasını keşfe daldılar, büyük bir keyifle. Yeni koltuğumuz arkadaşlarımızdan tam not aldı :) Tekrar Ninemize çok teşekkür ederiz.Sağol babaannem...
Bu ara Nisan oyun oynarken sürekli odasında yanında olmamızı istiyor. Büyük bir savaş veriyoruz ailecek. Vardiyalı oynuyoruz resmen onunla. Bakalım ne zaman biz içeride bir film izliycez de Nisan odasında oyuncaklarıyla oynayacak? Tahta puzzlelara merakı arttı. Kitapları da daha çok inceliyor. Konuşma çabası son sürat devam ediyor. Bugün dışarıda arabada otururken bir kedi ve ilerisinde de yoğurt kabı gördü. Bize seslenip, fuu fuu dedi. Yoğurt kabında su varmış :)
Evde buzdolabında ne kadar magnet varsa Nisanın oyuncağı onları çıkarıp, yapıştırmak çok hoşuna gidiyor.
Akşam bir tanesini alıp babasına koştu yine fuu fuu diyerek. Su damacanası şeklinde bir magneti göstererek. Bağlantılar kurması çok şirin oluyor.
Bu arada yeni bir eğitim ve öğretim yılı başlıyor.Tüm öğretmen, öğrenci ve velilere güzel bir sene diliyorum. Eğitim adına bol gelişmeler yaşansın. Geleceğimiz umutlansın...
Pazar, Eylül 12, 2010
Cumartesi, Eylül 11, 2010
Kitap köşesi ve bayram gezisi...
11.09.2010 Cumartesi
Bazen iki kelimeli şeyler söylüyor enderde olsa ama bugün " dede uyuyo hala" dedi. Çok şaşırdım. Tek başıma olsam emin olamıycaktım ama herkes aynı anda birbirine bakıp, Nisanın dediğini tekrarlayınca komik oldu.
Kısada olsa bu seyahat bize iyi geldi, yine, yeni, yeniden...
Perşembe, Eylül 09, 2010
İyi bayramlar...
08.09.2010 Çarşamba
Bayramın olmazsa olmazı Arife günü yapılan banyolardır. Banyomuzu yaptık mis gibi yattık. Yarın yolcuyuz. Yolumuz İğneada. Herkese iyi bayramlar. İyi referandumlar.HAYIRlısı olsun...
Pazar, Eylül 05, 2010
Nehir için bir mum...
05.09.2010 Pazar
Bu sabah güne çok güzel başladık. Her İstanbul Anadolu yakasında yaşayanlar gibi yılda bir kaç kez yapılan Fenerbahçe parkı gezimizi yaptık sabah erkenden. Kuşlar, tavşanlar sakin, kapalı ama henüz yağmurun başlamadığı bu saatlerde. Gün içerisinde işlerimi bitiriyim de güzel resimler paylaşıyım buradan diye düşünüyordum...
Meğerse biz gezip, eğlenirken başka yerde bir anne kan ağlıyormuş. Ben herşeyden habersiz akşamüstü internetin başına geçtiğimde Kirazımdan aldım bu talihsiz haberi. O an dondum. Kimi zaman içimin kaldırmadığı oldu girip sitesine yazılarına bakamadım. Kimi zaman o bir sürü anlayamadığım tıbbi terimleri anlamaya çalışırken buldum okuduklarımda kendimi. Bu kadar zorluğu küçücük bir bedenin yaşadığına inanamayarak her zaman...
Bilmeyenler için Nehir 3,5 yaşında Neuroblastoma isimli bir kanserle mücadele ediyordu. Benim için özel bir tarafı da Nisandan 2 sene önce ama aynı gün doğmuş olmasıydı. O şimdi huzura kavuştu. Çok yorulan bedeni dinlenmeyi seçti. Ailesine ve yakınlarına sabır, herkese başsağlığı diliyorum. Anneler bu gece bir kere daha düşünün şikayetlerinizi...
Bu gece bu mum Nehir için yanıyor...