29.08.2010 Pazar
Cuma günü Defne Nil ile birlikte göz Dr. una gittik. Neden acele ettin Nisan daha 1,5 yaşına yeni girecek diye düşünenleriniz olabilir. Benim gözüm bozuktu, 2006 da lazer oldum. Bu nedenle acele ettim. Önce bizi ölçüm odasına aldılar. Bir alet var üstünde gülen bir ayı suratı ışıkları kapatıp, uzaktan ona basıyorlar ve aletten ciuv ciuv sesler çıkarak onların ilgisini çekiyor ve direk ona baktıkları için o anda ölçüm yapılıyor. Eğlenceli birşey. Megafonu andırıyor, komik :) Neyse girmemizle çıkmamız bir oldu odaya. Sonra Dr. bizi odasına aldı. Önce bir çubuğa baktırdı. Çubuğun üstünde minicik mavi bir fil vardı. Sağa sola baktırdı. Daha sonra ışık takibi ve ayrı bir ışıkla göz bebeklerine bakışla kontrol sona erdi. Gözlerimiz şu anda çok sağlıklı gözüküyormuş. 3,5 ve 6 yaşlarında tekrar kontrole çağrılarak mutlu ayrıldık.
Cuma gecesi oyun grubu anneleri olarak sadece anneler yemeğe çıktık. Amaç hava değişimi, kafa dağıtma idi. Gece boyu sadece çocuklardan konuştuk. Anladım ki bir kere anne oldunuz mu daha dönüşü yok. Her yerde, her ortamda annesiniz artık. Güzel geceydi, çok iyi geldi...
Nisan bugün sabah kahvaltısına gezmeye gitti. Kahvaltıya davet eden arkadaşlar özellikle Nisan'ı da getirmemizi istediler. Hal böyle olunca onları kıramadık. Onur konuğu davete en şirin haliyle hazırdı :) Resimlerdeki çantasına oyuncaklarını koyduk. Arabaya binerken bile çıkarmak istemedi, oto koltuğuna sırtında çantayla oturmak istedi. Zor ikna ettik :)
Her çocuğun gözlük merakı vardır. Dr. güneş gözlüğü takmalısın dedi. Kızım ikiletmedi ve karşınızda güneş gözlüğü 2011 Kataloğu :)
Pages - Menu
▼
Pazar, Ağustos 29, 2010
Salı, Ağustos 24, 2010
Büyüyor...
24 Ağustos 2010 Salı
Nisancım büyüyor artık. Kimi zaman çok uyumlu oluyor, her laftan anlıyor heh tamam artık diyorum. Kimi zamanda tam bir bebek oluyor, hırçın, inatçı...Ama artık her hali, her günü ayrı keyifli. Kendi tarzı, hareketleri, mimikleri oluşuyor. Olaylara verdiği tepkiler farklılaşıyor. Bir gördüğünü asla unutmuyor. Ya da yaptığı bir şey hoşuna gittiyse onu defalarca tekrarlamaktan hiç bıkmıyor. Bu günlerde en sık kullandığı ve yeni öğrendiği kelime 'abba' abla. Aslında daha öncede diyordu ama yerinde ve bu kadar sık kullanmıyordu. Bir de 'ayo' alo :)
1.5 yaşına yaklaşırken artık boya kalemleriyle tanışsın istedim. Yaşına ve eline en uygunu bulup, aldım. Bu sabahta ilk denememizi yaptık. Çok uzun süre ilgilenmesede tutup karalamak, karaladıklarına bakmak hoşuna gitti. Ağzına hiç götürmedi. Hayret...
Bugün oyun grubumuz bizdeydi. İlk gelen arkadaşımız Doruktu. Nisan Doruk un gelmesine çok sevindi ve bütün oyuncaklarını getirip getirip onun önüne koydu, gelip gidip öptü arkadaşını. Atını bile taşıyıp getirdi ve nasıl binileceğini gösterdi ona. Sonra diğer arkadaşlarımız Defne Nil ve Ege Bahar da geldiler. Hepsi birden henüz birlikte oynayamıyor. Ama bugün farkettim ki Nisan ikili oynamaya başlıyor. Mesela Dorukla oynarken yanlarına gelen Defneyi istemedi bir an. İkili bile oynamazlarken bu bile bir adım bence. Yakında üç, dört...
Bu arada kakalı bezleri çöpe atarken ekstra bir torbaya koyup atsakta bu sıcaklarda yayılan kokuya mani olamıyoruz. Ben geçenlerde tesadüfen bir tanesini buzdolabı poşetine koyup sıkıca bağlayıp, öyle attım çöpe ve sıfır koku! Şiddetle tavsiye ederim...
Cuma ilk göz kontrolümüz var. Aslında Dr. 2 yaşından önce gerek yok dese de. Ben de ve ailede miyop vakaları olduğu için götürmek istedim, hayırlısı...
Çarşamba, Ağustos 18, 2010
17.08.2010
İyi ki doğdun babaaaaaaaa :) Nisan'ın babasının ve benim sevgili eşimin doğum günüydü, kafamda tasarladığım gibi olmasada kendi ellerimle pastasını yaptım. Tam not aldım :) Nice senelere kocacım :)
Pazartesi, Ağustos 16, 2010
Kitap ve terlik sevdası
15.08.2010 Pazar
Nisan yeni yeni başladı kitaplarla ilgilenmeye. Bu sabahta pazar keyfi yaptı yatakta. Ben okumak istedim, elimden alarak uzandı yatağa :)
Çok hareketli olan Nisan bu aralar zaptı na mümkün oldu resmen. Hal böyle olunca deliren anneyi kurtarmak için babası aldı dışarı götürdü.
Nisan yeni yeni başladı kitaplarla ilgilenmeye. Bu sabahta pazar keyfi yaptı yatakta. Ben okumak istedim, elimden alarak uzandı yatağa :)
Çok hareketli olan Nisan bu aralar zaptı na mümkün oldu resmen. Hal böyle olunca deliren anneyi kurtarmak için babası aldı dışarı götürdü.
Geçen hafta Dr. kontrolümüz vardı. Geciken su çiçeği aşımızı nihayet olduk. İçimiz rahatladı. 84cm 12kilo 150gr olmuşuz. Gelişimimiz maşallah yerinde. Dil becerileri her geçen gün gelişmekte. Yeni kelimelerimiz 'ayappi' ayakkabı ve 'fu' su. Bunun haricinde söylenen herşeyi anlayıp, komutları yerine getirmesi beni nedense şaşırtıyor. Nasıl anlıyor diyorum oysa önümüzdeki ay 1,5 yaşına girecek. Gözümde hala bebek :) Kendisi de bebeklere çok düşkün. Bebek kelimesini ve anne kelimesini çok düzgün ve kibar söylüyor. Bayılıyorum :)
Eskiden beri her çocuk gibi ayakkabıları, terlikleri çok severdi. Terlik buldu mu ayağını iki eliyle tutup, içine sokmaya çalışıyordu. O çabası çok hoşuma gidiyordu. Azmetmiş giymeyi öğrenmiş. Bayılıyor terliğimi boşta görünce ayağına geçirip yürümeye. Düzde değil oysa ama çok rahat yürüyor beni de çok güldürüyor. Tombik ayaklarına da çok yakışıyor :)
terlik denemesi from existhunder on Vimeo.
Baba kız evden gidince, ben de ne zamandır aklımda olan Nisanın oyuncaklarını ayıklama işine koyuldum. Onları kategorilere ayırıp, dizdim vs. Evi süpürdüm. Tam işim bitti geldiler. Bu yeni düzeni hemen farketti ve ayyyy diye beğenisini dile getirdi. Sevdiği beğendiği şeylere hep ayyyy der :)
Perşembe, Ağustos 12, 2010
Playland ve Zıplama atı
12.08.2010 Perşembe
Dün Nisana gözüme kestirdiğim Tchibonun bu haftaki teması olan bebeklere ciciler den birkaç birşey almak için annemle alışveriş merkezine gittik. Gitmişken de Nisanı Playland e soktum. Sanki kendisi hergün oradaymış gibi hiç bir şeyi yadırgamadı. Önce trene bindirdim. Küçük bir ray üzerinde dönüyor. Acaba başlayınca korkar mı diye düşünürken başladı direksiyonu döndürmeye düğmelerine basıp düdüğünü öttürmeye. Gerçekten ben bile eğlendim. Sırayla saat, uçak ve at arabasına bindik. Acaba giderken tutturur mu dedim ama bitti artık diyince gülerek ayrıldık oradan. Gelelim zıplayan ata, Nisan bizdeki pilates topunun üstünde kendisini zıplatmamız için sürekli ağlıyor. Tamam zıplatmıyor değiliz ama bir başladın mı hiç durmıycaksın. 1sn lik bir dinlenmeyi bile kabul etmiyor kendiler ve hemen çığlığı basıp, tepiniyor ama bizdeki de kol mübarek tutuluyor, ağrıyor. Ben de bu haftaki Tchibo temasında bu ürünü görünce hemen almalıyım, en azından kendi zıplar bizi rahat bırakır dedim. Aldım geldim. İyi de ettim :) Bu arada Nisanın bugün ayakkabı ya ayappi dediğini çözdüm. :)
Dün Nisana gözüme kestirdiğim Tchibonun bu haftaki teması olan bebeklere ciciler den birkaç birşey almak için annemle alışveriş merkezine gittik. Gitmişken de Nisanı Playland e soktum. Sanki kendisi hergün oradaymış gibi hiç bir şeyi yadırgamadı. Önce trene bindirdim. Küçük bir ray üzerinde dönüyor. Acaba başlayınca korkar mı diye düşünürken başladı direksiyonu döndürmeye düğmelerine basıp düdüğünü öttürmeye. Gerçekten ben bile eğlendim. Sırayla saat, uçak ve at arabasına bindik. Acaba giderken tutturur mu dedim ama bitti artık diyince gülerek ayrıldık oradan. Gelelim zıplayan ata, Nisan bizdeki pilates topunun üstünde kendisini zıplatmamız için sürekli ağlıyor. Tamam zıplatmıyor değiliz ama bir başladın mı hiç durmıycaksın. 1sn lik bir dinlenmeyi bile kabul etmiyor kendiler ve hemen çığlığı basıp, tepiniyor ama bizdeki de kol mübarek tutuluyor, ağrıyor. Ben de bu haftaki Tchibo temasında bu ürünü görünce hemen almalıyım, en azından kendi zıplar bizi rahat bırakır dedim. Aldım geldim. İyi de ettim :) Bu arada Nisanın bugün ayakkabı ya ayappi dediğini çözdüm. :)
Cuma, Ağustos 06, 2010
Bizden ne Haber :)
06.08.2010 Cuma
Kaç gündür yazmak istiyorum ama vakit, vakit, vakit... Nisan hareketli bir bebek oldu hep, Tracy de öyle diyor :) ama 17. aya günler kala bu hareketi iyice arttı. Artık yaşlanmayı bekler oldum, bu çocuk büyüsün yeterki diyorum son bir haftadır. Koltukların üzerine çıkıp, ayağa kalkma sevdası başladı. Kalktığı yetmiyor, düşüceğini düşünmediği için kendini geri atıp zıplamalar, koltukta bir ileri, bir geri yürümeler daha bunun gibi binbir yürek hoplatan hareketlerde bulunuyor. Bunun haricinde iştahsızlığımıza yatarak yemek yedirmeyle çözüm bulduk, başlarda baya direndi, ağladı ama alıştı artık kendisi yatıp, açıyor ağzını. Dişlerinde etkisiyle çöken bağışıklık sistemini ancak böyle toparlayabilirdim. Çocukta yatarak yermiymiş, ağlayarak yemek mi yedirilirmiş diye düşünenler için söyliyim. Ben Nisan doğduğundan beri yemek konusunda hiç ısrarcı olmadım. Yerse yer, yemezse istemiyordur dedim ama bu dişler çıkmaya başladıktan sonra ilk 1 yıl hiç hasta olmayan çocuk, sürekli hastalanır oldu. Buna mecbur kaldım açıkcası ama o da alıştı artık günde 5-6 öğün yedirmeye çalışıyorum.
Nisan'ın şu zamana kadar kitaplarla arası en fazla Tiny Love ın kumaş kitabıyla oynamaktı. Onu çok seviyor, hiç bıkmadan sayfalarına bakıyor ama artık normal hikaye kitaplarına geçmenin zamanı gelmişti. Tübitak Erken Çocukluk Kitaplığından bir kitap edindik, sevgili Kirazımın sayesinde. "Rüzgarlı Bir Gün" ismi her gün yatmadan okuyoruz. Daha doğrusu resimlerine bakıp, hikaye uyduruyoruz. Köpekleri çok seviyoruz. Kitabın başından sonuna kadar 'hov hov ' diyip duruyoruz :) Umarım ileride kitapları çok sever...
Dişler demişken 4 azı dişimizde patladı, bakalım ne zaman tamamen çıkıcak, diğerlerine benzemiyor, vakit alıyor. Darısı köpek dişlerine...
Nisan arkadaşlarıyla geçen hafta cuma günü ikeaya gitti. Aklı Meydandaki atlı karınca ve salıncaklarda kaldıysada, ikeanın yemek katındaki küçük masalarda çok eğlendi. Oranın telde boncuk ilerletme oyuncağı (biraz garip bir cümle oldu ama adını bilmiyorum) çok ilgisini çekti. Eve gelirken almak zorunda kaldık :)
Oyun grubumuz firelide olsa her salı devam ediyor. Nisan hasta olmadığı sürece her salı katılıyoruz. Çocuklar kadar anneler içinde çok iyi oluyor. Kuzularımı ve annelerini çok seviyorum :) Bu salı sıra bizdeydi ve sadece Defne Nil gelebildi. Nisan da Defneyle bir olup, bizim yatak odasında yatağın üstünde zıpladı durdu. Ben de yapma etme demekten yorulup resimlerini çektim :)
Kaç gündür yazmak istiyorum ama vakit, vakit, vakit... Nisan hareketli bir bebek oldu hep, Tracy de öyle diyor :) ama 17. aya günler kala bu hareketi iyice arttı. Artık yaşlanmayı bekler oldum, bu çocuk büyüsün yeterki diyorum son bir haftadır. Koltukların üzerine çıkıp, ayağa kalkma sevdası başladı. Kalktığı yetmiyor, düşüceğini düşünmediği için kendini geri atıp zıplamalar, koltukta bir ileri, bir geri yürümeler daha bunun gibi binbir yürek hoplatan hareketlerde bulunuyor. Bunun haricinde iştahsızlığımıza yatarak yemek yedirmeyle çözüm bulduk, başlarda baya direndi, ağladı ama alıştı artık kendisi yatıp, açıyor ağzını. Dişlerinde etkisiyle çöken bağışıklık sistemini ancak böyle toparlayabilirdim. Çocukta yatarak yermiymiş, ağlayarak yemek mi yedirilirmiş diye düşünenler için söyliyim. Ben Nisan doğduğundan beri yemek konusunda hiç ısrarcı olmadım. Yerse yer, yemezse istemiyordur dedim ama bu dişler çıkmaya başladıktan sonra ilk 1 yıl hiç hasta olmayan çocuk, sürekli hastalanır oldu. Buna mecbur kaldım açıkcası ama o da alıştı artık günde 5-6 öğün yedirmeye çalışıyorum.
Nisan'ın şu zamana kadar kitaplarla arası en fazla Tiny Love ın kumaş kitabıyla oynamaktı. Onu çok seviyor, hiç bıkmadan sayfalarına bakıyor ama artık normal hikaye kitaplarına geçmenin zamanı gelmişti. Tübitak Erken Çocukluk Kitaplığından bir kitap edindik, sevgili Kirazımın sayesinde. "Rüzgarlı Bir Gün" ismi her gün yatmadan okuyoruz. Daha doğrusu resimlerine bakıp, hikaye uyduruyoruz. Köpekleri çok seviyoruz. Kitabın başından sonuna kadar 'hov hov ' diyip duruyoruz :) Umarım ileride kitapları çok sever...
Dişler demişken 4 azı dişimizde patladı, bakalım ne zaman tamamen çıkıcak, diğerlerine benzemiyor, vakit alıyor. Darısı köpek dişlerine...
Nisan arkadaşlarıyla geçen hafta cuma günü ikeaya gitti. Aklı Meydandaki atlı karınca ve salıncaklarda kaldıysada, ikeanın yemek katındaki küçük masalarda çok eğlendi. Oranın telde boncuk ilerletme oyuncağı (biraz garip bir cümle oldu ama adını bilmiyorum) çok ilgisini çekti. Eve gelirken almak zorunda kaldık :)
Oyun grubumuz firelide olsa her salı devam ediyor. Nisan hasta olmadığı sürece her salı katılıyoruz. Çocuklar kadar anneler içinde çok iyi oluyor. Kuzularımı ve annelerini çok seviyorum :) Bu salı sıra bizdeydi ve sadece Defne Nil gelebildi. Nisan da Defneyle bir olup, bizim yatak odasında yatağın üstünde zıpladı durdu. Ben de yapma etme demekten yorulup resimlerini çektim :)
Bugün Nisanın daha doğmadan arkadaşı olan sevgili Ayşinciğimin güzel kızı Elayı görmeye gittik. Onlar görüştüğünde yaklaşık 4 aylık filanlardı. Şimdi nerdeyse 1.5 yaşında olacaklar zaman nasılda geçiyor. Herşey çok güzeldi. Nisanla Ela başlarda oyuncak kavgası yapmış olsalarda birbirlerini öpmekten de geri kalmadılar.